DİL GELİŞİMİNİ DESTEKLEMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

Okul Öncesi Dönemde Dil Gelişimi
Değerli Anne-Babalar,
Dil kullanımı; kendini ifade edebilmek ve duygu, düşünce ve istekleri açıkça paylaşabilmek için
önemli bir araçtır. Doğumdan itibaren dil gelişimi süreç içinde kendiliğinden ilerlerken oluşabilecek
olumsuz durumlar, yerinde ve zamanında yapılacak müdahalelerle önlenebilmektedir. Anne-baba
olarak sizler de bilinçli minik dokunuşlar ile çocuğunuzun dil gelişimini olumlu yönde etkileyebilirsiniz.

Dil Gelişim Süreci
Küçük çocuklar okula başlayana dek genellikle başkalarının gereksinimlerini anlamak, öğrenmek
ve karşılamak için gerçek bir çaba göstermezler. Bunun nedeni bu yaş grubu çocuklarının benmerkezci
olmasıdır. Dolayısıyla küçük çocuklarda görülen konuşmalar da ben merkezlidir ve çocuk konuşurken
genelde başkalarının görüş açısını dikkate almaz.
Normal gelişim eğrisinde yer alan ve üç yaşına gelen çocuk, dili büyük bir istekle kullanmaya
başlar ve yeni kelimelere karşı ilgi duyar. Bu yaşlardaki çocuklar dil konusunda büyük gelişme
kaydetmiş olsalar da henüz kendilerini açık ve net olarak ifade edemeyebilirler ve zaman zaman
konuşma bozuklukları da görülebilir.
Dört yaşına gelen çocuk anadilini daha rahat kullanmaya başlar. Hoşlandığı veya hoşlanmadığı
durumları daha net ifade edebilmekte ve daha anlaşılır konuşmaktadır. Neden, niçin, nasıl ve ne zaman
gibi soruları ısrarla sorarlar.
Beş yaş çocuğunun, insanlarla olan kişisel ve sosyal ilişkileri düzgün ve anlamlı cümleler yoluyla
artmıştır. Dile hakim olmak beraberinde yalnızca düşüncede değil gramerde de bir düzey gerektirir.
Çocuğun dil gelişim sürecinin içine karmaşık hatta yabancı gelen yapılar girmeye başlar ve çocuk bu
yapıları çözümlemek için uğraşır. Bu dönem boyunca da sözcük bilgisinde artış sürmektedir.
Gerçek sözlü iletişim, anlamlı sözcükleri cümle haline getirebilme ve başkalarının söylediklerini
anlayabilme yeteneğidir. Burada başlıca ilkeler şunlardır:
 Diğerlerinin dilini anlamak
 Kelimeleri doğru telaffuz etmek
 Sözcük dağarcığını geliştirmek
 Sözcükleri cümle içine doğru yerleştirebilmek

Telaffuz Etme
Telaffuz, daha çok taklitle öğrenilir. 12-18 ay arasında çocuğun söyledikleri ailesi
dışındakiler için anlaşılmaz durumdadır. 18. aydan 3 yaşına kadar çocuk birçok sözcük söyler,
ama telaffuzda çok az ilerleme gösterir. Bu da çocuğun anlaşılmamasına neden olur.
Telaffuzda kişisel farklılıklar da rol oynar. Bu farklılıklar kısmen ses mekanizmasının gelişimine
bağlı olup, anlamlı sözcük kurması için çocuğa yardım ve rehberliğe dayanır. Sözcükleri
telaffuz etmek, sesli ve sessiz harfler yönünden de farklılık gösterir. Çocuklar için en erken telaffuz edilebilen sessiz harfler t,p,b,m,n’dir. Kolay sesli harflerse i,a,e,u’dur. Telaffuzu zor
sessiz harflerin başında z,v,d,s,g sayılabilir.

Sözcük Dağarcığı
Sözcükler, en güçlü sosyal araçlardır. Çocuğun konuşması geliştikçe kendi
hareketlerinin kontrolü ve planlaması da artar. Buna bağlı olarak çocuğun kendi hareketlerini
düzenlemedeki sözcük gücü, başkalarını yönetmedeki gücünü de ortaya çıkarır. Çocuk
zamanla ihtiyacı olan sözcükleri kullanmasını öğrenir. İhtiyaç sırasında ya yeni bir sözcük
öğrenir ya da mimik ve ağlama yoluyla bu ihtiyacını karşılamaya çalışır. Çocuğun sözcük
dağarcığı, kendi kendine ya da başkalarına sorarak öğrendiği sözcüklerden oluşur.
Sözcük dağarcığının genişliği, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi için önemlidir. Çocuk
toplumda etkin olabilmek için diğerleriyle anlaşabilmelidir. Çocuğun sözcük dağarcığının sınırlı
olması, onu toplum dışı bırakabilir. Çocuk bir şey söylemek isteyip de sözcük yetersizliği
nedeniyle derdini anlatamadığı zaman hayal kırıklığına uğrar. Anlaşılmadığı zaman ise kendini
anlamayan kimseye karşı öfke duyar ve bu kişilerin kendisini anlamak istemediklerini
düşünür. Çocuğun yazısı da sözcük dağarcığına bağlıdır. Bazı uzmanlara göre, çocuğun bildiği
sözcük sayısı okuldaki başarısını gösterir. Sözcükler, bir anlamda çocuğun hayatı algılayışının
bir göstergesidir.

Cümle Kurma
İlk cümleler, yalnızca bir sözcüklüktür. Bunların mimiklerle birleştirilmesiyle bir cümle
meydana gelir. Örneğin, çocuk “Ver” sözcüğünü bebeğe bakarak söylerse, biz bunu “Bebeği
bana ver.” şeklinde anlarız. 2 yaşından itibaren ise cümleler “Yatağa git.”, “Su iste.”, “Bebeği
tut.” gibi cümleler haline gelir. Cümleler genellikle 4 yaşında gramer açısından tamamlanır.
Cümlelerin uzaması ise, çocuk 9,5 yaşına gelene kadar devam eder. Bazı uzmanlar, geçmişe
göre çocukların daha fazla sözcükle konuşmasını okul öncesi eğitim kurumlarının açılmasına
ve anne babaların çocuklarıyla daha yakından ilgilenmelerine bağlamaktadır.
Dil Gelişimini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Sağlık: Şiddetli ve uzun hastalıklar çocuğun konuşmasını erteleyebilir. Hastalık
nedeniyle başkasıyla haberleşmesinin kısıtlanması da onun konuşmasını geciktirir. Ayrıca
böyle durumlarda çocuk konuşmaya az teşvik edilir, kendini iyi hissetmez ve her isteği
önceden yapılır.
Zekâ: İki yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle, zekâsının ilişkisi olmamasına karşın,
iki yaşından sonra dil gelişimiyle IQ arasında sıkı bir ilişki olduğu görüşü bulunmaktadır. Dil,
zekâya bağlı olarak gelişir.
Sosyo-ekonomik koşullar: Dil gelişimindeki değişiklikler, sözcük dağarcığının sınırı,
dilin doğru kullanılışı ve ifade etme becerisi çocuk büyüdükçe gelişir. Çocuğun dil gelişiminde
rol oynayan çevresel faktörlerin yanı sıra çocuğun okuduğu kitap sayısı, anne-babanın onunla
meşgul olma derecesi ve oynadığı oyunların da rolü söz konusudur. Anne-babasıyla uzun süre
birlikte olan çocuk daha düzgün konuşur. Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan aileler, iyi
konuşmaya daha çok önem verdiklerinden, çocuklarına daha iyi model olurlar ve çocuklarının
çabuk ve düzgün konuşabilmesi için çaba harcarlar.
Cinsiyet: Genelde konuşma konusunda erkek çocuklar, kızlara göre geride kalabilirler.
İlk yıllarda cinsiyet farkı yoktur ve çocuklar annelerini örnek alarak hecelerler. Ancak bir süre
sonra kızlar anneyi, erkekler de babayı örnek almaya başlarlar.
Aile ilişkileri: Bakımevlerinde büyüyen çocuklar, aile içerisinde büyüyenlere oranla
daha çok ağlar, daha az hecelerler. Bakımevlerindeki çocukların daha geç konuşmayı
öğrenmeleri göstermiştir ki, sıkı kişisel ilişkiler dilin gelişiminde önemli bir etkendir. Aile
bireyleri, özellikle anne ile çocuk arasındaki sağlıklı ilişkiler, dil gelişimini olumlu yönde etkiler.
Bu noktada ailenin genişliği de önemlidir. Ailede tek olan çocuk, daha çabuk, iyi ve düzgün
konuşma olanağına sahiptir çünkü tek çocuk annenin ilgi merkezidir.Konuşmaya teşvik: Çocuğu hafta sonları çocuk tiyatrosuna götürmek, bol resimli
masal kitapları okumak, birlikte müze ve benzeri tarihi yerlere gitmek ve gidilen yerler
hakkında sürekli konuşmak onu teşvik eder. Kendileriyle konuşulan ve ilgi gösterilen çocuklar,
konuşmak için cesaretlenirler. Çocuğa kitap okunduğunda, oyun gruplarına sokulduğunda
çocuğun konuşmak için daha çok cesaretlendiği görülmüştür. Çocuk, söylediği sözcük
anlaşılmadığı ya da komik görülüp gülündüğü zaman hayalkırıklığına uğrar. Ancak çocuk
büyüdükçe bu sözcükleri daha düşünerek kullanmaya ya da tam olarak bilmediği sözcükleri
kullanmamaya özen gösterir.

Dil Eksiklikleri Nelerdir?
Telaffuz, çocuk için karmaşık bir beceridir. Bütün çocuklar bazı telaffuz eksiklikleri
gösterirler. Ancak bu durumun uzun sürmesi halinde bir sorun olarak ele alınmalıdır. Çünkü
bu eksiklikler tümüyle hatalı öğrenmeye bağlıysa, kısa sürede düzeltilebilir. Ama dil
mekanizmasının eksikliğine dayanıyorsa, bu daha uzun süreli bir çalışma gerektirir. Genellikle
bu eksiklik, dil tutukluğundan, dudak ve dişlerin şekilsiz olmasından meydana gelir. Diğer
nedenler ise, yanlış öğrenmeye, kasların zayıflığına ya da az işitmeye bağlıdır.
Dildeki eksiklikler ikiye ayrılır:
 Dil hataları: Çocuksu konuşmadan gelen hatalar genellikle yanlış öğrenmeden
kaynaklanır. Kimi anne-babalar sevimli olduğu düşüncesiyle çocuğu böyle
konuşmaya teşvik ederler.
 Dil bozuklukları: Bazı dil bozuklukları organik nedenlere dayanırken, çoğunlukla
çocuğun duygusal açıdan incinmesi sonucunda görülür. Dil bozuklukları daha çok
anne veya babanın aşırı otorite gösterdiği, annenin disiplinli, babanın pasif kaldığı ya
da annenin çocuğu hırpaladığı evlerde görülür.

Erken Yaşta Yabancı Dil Öğreniminin Dil Kazanımına Etkileri Nelerdir?
Anadil çocuğun sürekli duyduğu ve baskın şekilde kullanmayı tercih ettiği dil olarak
tanımlanır. Bir çocuğun bebeklikten 3 yaşına kadar olan zamanda çevresinde sürekli olarak
konuşulan dili, ana dili olarak benimsemesi beklenir. 0-6 yaş aralığında beynin dil öğrenme
becerisini kapsayan bölümü oldukça aktiftir. Çocuklar çevrelerinden duyduklarını hızla
kaydetme yetisine sahiplerdir. Özellikle ergenliğe kadar olan zaman diliminde, dil öğrenmeye
yatkınlığın sürdüğü görülmektedir. Bu süreçte, yabancı dil öğreten kişinin aksanı ve telaffuzu
çok önem taşır çünkü çocuklar yeni öğrendiği kelimeleri nasıl duyarsa o şekilde öğrenir ve
ifade eder.
Daha önceki yıllarda çocukların önce kendi anadilini öğrenmesi, daha sonra ikinci ve
üçüncü dili öğrenmesi gibi hipotezler bulunmaktaydı. Son yıllarda yapılan araştırmalar
çocuğun küçük yaşlardan itibaren çok sayıda dille tanışmasının avantajları olduğunu
belirtmektedir.
Çocukların zihinsel ve duyusal üstünlüklerinden ve esnekliklerinden dolayı yabancı dil
öğretiminin erken yaşlarda çok daha etkin sonuçlar verdiği görülmektedir. Erken yaşta
yabancı dil öğretimi, çocukta düşünmeye yönelik kıvraklık ve esnekliği, dinleme yetisini ve
hassasiyetini geliştirir. Aynı zamanda anadilinde anlama kabiliyetini geliştirirken, çocuğa
insanlar ile daha kolay iletişim kurma olanağı sağlar.
Eğer bir bebekle düzenli ve tutarlı şekilde 2 hatta daha fazla dil konuşuluyorsa, belirli
bir yaşa geldiğinde bu dillerin hepsini anlama ve kullanma kapasitesi ortaya çıkacaktır.
Burada kritik olan nokta, çocukla iletişimde olan kişilerin dilleri düzenli ve tutarlı şekilde
çocukla konuşuyor olmasıdır. Eğer erken yaşlarda dilleri sunar sonradan hiç kullanmazsanız
dillerin unutulması öğrenilmesi kadar hızlı olacaktır.
Bugünün küreselleşen dünyasında daha etkin olabilmek için öğrencilerin küçük yaşta
farklı diller ve kültürlerle tanışması son derece önemlidir. Çocuklar ne kadar küçük yaşta farklı
dil ve kültürlerle kitaplar, filmler, şarkılar ve nesneler aracılığıyla karşılaşırsa farklı kültür ve dillerle iç içe geçmiş dünyamızda kendilerini o kadar rahat hissedeceklerdir. Çift dilli olmak,
farklı dil yapılarını ve farklılıkları barındıran dünyamızı daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Çocukların Dil Gelişimini Desteklemek İçin Neler Yapılabilir?
 Diğer çocuklarla iletişime girmesine, onlarla oyun oynamasına olanak sağlamak,
 Resimli kitapları inceleyerek, resimleri anlatmasına fırsat vermek,
 Yaş seviyesine uygun kitaplar okumak,
 Zıtlık içeren kelime oyunları oynamak, kelimenin zıttını bulmasını istemek (sıcak-soğuk,
kısa-uzun gibi),
 Sohbet ederken zamana ilişkin kavramları kullanmak (bugün, yarın, şimdi gibi),
 Kendinize ait kelime oyunları türetmek ve oynamak,
 Birlikte şiir, bilmece, hikaye yaratmak veya okumak,
 Sözcük bulma oyunları oynamak (kırmızı olan nesneleri sayma, meyvelerin isimlerini
söyleme gibi),
 Hafta sonları çocuk tiyatrosuna götürmek,
 Gezilip görülen yerler ile ilgili sohbet etmek,
 Harfleri söyleyemediği zamanlarda alay etmemek,
 Söyleyemediği harfleri sevimli bulup pekiştirmemek,
 Kağıt ve kalemle vakit geçirmesine zemin hazırlamak, kelimelerin hangi sesle
başladığını bulmayı amaçlayan fonolojik farkındalığa yönelik oyunlar oynamak,
 Kitap okurken hikayeyi durdurup devam etmesini, tamamlamasını istemek,
 Harfleri ya da kelimeleri doğru kullanmaya başladığı zamanları fark ettiğinizde takdir
etmek,
 Yanlış söylediği kelimeleri tekrar etmek ve doğrusunu söyleyerek model olmak,
 Evet-hayır cevabı alacağınız sorular sormak yerine, detaylı cevap alabileceğiniz sorular
sormak,
 Çocuğunuz kısa kelimeler kullanarak iletişime geçtiğinde, bu kelimeleri daha uzun
cümleler haline getirerek ona örnek olmak; 3-6 yaş grubu için dil gelişimini hızlandırıcı
faktörlerdir. Dil becerileri sonucunda gelişen iletişim yetenekleri, toplumsal ve bilişsel
gelişimin artmasını sağlamaktadır.

Yorum bırakın